Bu güne kadar, kaybettiklerimiz, teknolojinin öldürdüğü ve hayatımızdan çıkan o çok kullandıklarımız, o çok sevdiklerimiz nelermi acaba, gelin bir hatırlayalım.
İşte acı kayıplarımız:
- Umumi telefonlar : Hani sarı sarı jetonları olan, hababam bu jetonları yutan, önünde, birine telefon edebilmek için sıra olduğumuz ve saatlerce beklediğimiz, telefon ve telefon kulübeleri. Bkz. aşağıdaki eski resim.
- Kaset ve CD'ler : Özellikle neooldu bu kasetlere, yok oluverdiler, bir anda. Teybe bantının sıkışmalarından ve kopmalarından, kopan yerleri itina ile selobantla yapıştırmaktan, bu kadarmı çabuk bıktınızda, gözden düşürüverdiniz, bu güzelim teyp kasetlerini. Hıııı?
- Rolodex ya da kartodex : Şahıs ve firmaların isim, telefon ve telex vesaire numaralarını yazdığımız. (bazılarınızın telex ne yaa... dediğini duyar gibiyi. Yazın google'a arayın, bakalım, neymiş) fır fır dönen rehber.
- Ansiklopediler : Okulda, öğretmen bir ödev verdiğinde, ya kütüphane'ye ya da evinde olan bir komşu ve yahut akrabaya giderek, o ödevin araştırması yapılan, en meşhurunun Meydan Larousse olduğu, sonsuz bilgi kaynağı. Bir ara gazeteler kupon biriktirenlere bedava dağıtırdı, şimdi hatırladınızmı? Hatırladınız...haa iyi, afferim.
- Gazete ilanları : Eskiden Pazar günü bakılarak iş aranırdı. O zamanlar öyle CV falan yoktu, gönderilecek. Telefon eder, randevu alıp, gidip başvuru formu doldururdunuz, yaa.
- Tek kullanımlık fotoğraf makinaları : Ucuz olurdu. İçinde 24 ya da 36 pozluk film olurdu. Çekerdiniz ve doğal olarak ne çektiğinizi göremezdiniz. İçindeki film bitince, fotoğrafçıya gidip, makineyi kırdırıp içindeki film makarasını çıkartıp, banyo ettirirdiniz. Anlamadınız dimi, gençler. Amaaan, şimdi anlatmaya kalksam saatler sürer, boşverin, anladığınız kadar.
- Kağıttan karayolları haritaları : Bir şehirden, başka bir şehire ya da bi yere tatile giderken, arabalarda karayolları haritası olurdu ve bu haritaya bakarak, örneğin İstanbul'dan, Antalya'ya gidilirdi. Haritaya bakılmazsa, yolda kaybolunurdu, yaa.
- Sarı rehber : Aha böyle, ben diyim 1000, siz deyin 2000 sayfalık, koca gidi, kütük gibi, bir telefon rehberi düşünün. Bu rehberin içinde herkesin telefonu yazardı, bakardınız buna, bulurdunuz aradığınız numarayı ve arardınız. İşte böyle.
- Faks : Hala var ama az kaldı, can çekişiyor. Bir kaç yıl sonra, sorarsınız faks ne diye.
- Teletext : Televizyonların teletext'li olanları pek bi teknolojikti canım. Haberler, hava durumu, maç sonuçları falan TV'de, teletext'ten okunurdu. Eğer kullanmayı becerebiliyorsaydınız. Ben beceremezdim, açıkçası.
- PDA'lar : Personal Digital Assistant kelimelerinin baş harflerinden oluşur ve kişisel dijital yardımcı anlamına gelir. Halk arasında "avuç içi bilgisayar" olarak anılırdı. Daha ilkel olanlarına "data bank" denirdi ve telefon rehberi, adres defteri gibi kullanılırdı. Avuç içi bilgisayarlar, esas patlamasını 1996 yılında Palm firmasının piyasaya sürdüğü PalmPilot adlı ürün ile gerçekleşti. Şimdi, yoklar efendim. Öldü, bulamazsınız, sizlere ömür.
Gördüğünüz gibi, şu kadarcık kısa sürede bile, bir çok eski sevgilimizi öldürmüş bu teknoloji ve internet kullanımı. Hala bu teknolojiyi ve interneti bu kadar sevebilecekmisiniz, bilmiyorum. Sevecekseniz, sevdiklerinizin gözünüzün önünde, birer birer yok olmasına da, hazır olun, derim.
Helvanız bol fıstıklı olsun, inşallah.
Haydi, bye bye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder