İnternette ya da mağazalarda “120 Hz”, “240 Hz” ya da “480 Hz” olarak etiketlenen HDMI kablolarını görmüşsünüzdür. Bu etiketleri kabloların kutularına basmak kolay bir iş tabi fakat bu işin arkasında bir gerçeklik payı yatmıyor.
Şöyle bir örnekle durumu izah etmeye çalışayım: Diyelim ki bahçenizi sulamak için bir hortuma ihtiyacınız var. Hortum almaya gittiniz ve hortumların üzerinde şöyle bir etiket gördünüz; “Yapay çimleri sulamak için üretilmiş” ya da “Doğal çimleri sulamak içindir”. Aklınıza gelen ilk tepki şu olur muhtemelen; hortumun içinden geçen madde su olduğuna göre bu etiketlerin mantığı ne? Su aynı olduğu sürece hortumlar arasında bir fark yoktur. HDMI sinyalleri de aynı bu şekilde aktarılır. Aynı HDMI sinyalleri “120 Hz” ya da “240 Hz” etiketlerinden bağımsız olarak her kablodan geçebilir.
Aslında televizyonun tazeleme oranı ile gelen sinyalin en ufak bir ilişkisi yoktur. Tazeleme oranı, sinyal geldikten sonra devreler tarafından ayarlanır. Peki, durum böyleyse neden farklı tazeleme oranı etiketine sahip kablolar mevcut?
Bu sorunun cevabını tahmin etmek aslında çok da zor değil. Tazeleme oranı etiketlerine sahip kablolar, alıcıyı yanlış yönlendirerek bir kabloya vermesi gereken paranın çok daha fazlasını harcamasına neden oluyor. Elektronik mağazaları, bu tür etiketlere sahip kabloları kullanarak kullanıcıların gereğinden çok daha fazla paralar ödemesine sebep oluyorlar. Harcadığınız ekstra para görüntü kalitenizi arttırmanıza herhangi bir katkı yapmazken, cüzdanınızı hafifletmeye fazlasıyla katkı yapıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder